Hz.
Zekeriyyâ (a.s)’ın Kur’an’da Zikredilmesi:
Hz.
Zekeriyyâ (a.s)’ın Risaeti Ne Zamandı?:
Hz. ZEKERİYYÂ (A.S)
Zekeriyyâ’yı da (an).
Hani o, Rabbine; ‘Rabbim! Beni yalnız bırakma. Sen, varislerin en hayırlısısm.
(Her şey, sonunda senindir.)” (Enbiyâ: 37/89)
Hz. Zekeriyyâ (a.s)’ın Kur’an’da Zikredilmesi:
Hz. Zekeriyyâ (a.s)’m
ismi, Kur’ân-ı Kerîm’in; Ali İmrân, En’âm, Meryem ile Enbiyâ Surelerinde olmak
üzere sekiz yerinde geçmektedir.[1]
Hz. Zekeriyyâ’mn
kıssası, Ali İmran ile Meryem Surelerinde[2]
detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Özellikle de Meryem Sûresinde, Hz.
Zekeriyyâ’mn kıssasına, “Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sâd. (Bu,) Rabbinin, Zekeriyyâ
kuluna olan rahmetinin yadıdır. Hani o, gizli bir sesle…” şeklinde
surenin başından başlayıp on beşinci ayetine kadar bilgi verilmektedir,
Hz. Zekeriyyâ (a.s),
kesinlikle İsrail oğullan peygamberle-rindendir. Çünkü Hz. Zekeriyyâ, Hz.
Davud’un oğlu Hz. Süleyman’ın zürriyetindendir. Soyu, “İsrail” diye
bilinen Hz. Ya’kûb’a kadar ulaşmaktadır.
Hz. Zekeriyyâ (a.s),
kendilerine ayn ayrı iman edilmesi gereken peygamberlerden biridir.[3]
Hz. Zekeriyyâ (a.s)’ın Soyu:
Tarihçiler, Hz.
Zekeriyyâ (a.s)’ın soyunu sağlam ve güvenilir bir sıralama ile
belirtmemişlerdir.
Yalnız Hafız İbn
Asakir, “et-Tarihu’1-Meşhur” adlı kitabında, Hz. Zekeriyyâ (a.s)’m soyunu,
Hz. Süleyman’a ulaşacak şekilde on dört atadan oluşmuş uzunca bir biçimde
nak-letmiştir.[4]
Biz burada kısaca şu
soy silsilesini belirtelim: Zekeriyyâ b. Dân b. Müslim b. Sâdûk b.
Huşbân…..Ruhbeâm b. Süleyman b. Dâvud (a.s.)
Üstad en- Neccâr,
“Kasasu’l-Enbiyâ” adlı kitabında; Hz. Yahya’nın babası Hz.
Zekeriyyâ’dan başka bir Zekeriyyâ daha bulunduğunu ve bunun kıssasının,
Kur’ân-ı Kerim’de asla geçmediğini kaydedip devamla derki: “Bu, Zekeriyyâ
b. Berhiyâ’dır. Hıristiyanların yanında onun, bir kanun kitabı bulunmaktadır.
Yaklaşık olarak Hz. İsa’dan üç asır önce Daryos zamanında yaşamıştır.
Bu kişi, kitabının
dokuzuncu bölümünde; Hz. Ömer’in hilafetini, Kudüs’ü ele geçireceği ve
merkebinin üzerine binili olarak sükunetli ve muzaffer olarak gireceğini
söylemiştir. Fakat Hıristiyanlar, onu, “”Mesih” diye
adlandırmışlar ve Yahudiler de gelmesi beklenen Mesih Deccal diye
yorumlamışlardır.[5]
Hz. Zekeriyyâ (a.s)’ın Risaeti Ne Zamandı?:
Cenab-ı Allah, Hz.
Zekeriyyâ (a.s), Hz. İsa’nın doğumundan önce İsrail oğullarına Peygamber
olarak gönderdi.
Hz. Zekeriyyâ (a.s), İsrail oğullarını,
Allah’a davet etmeye ve (başlarına gelecek ilahi) azabla korkutmaya başladı.
Çünkü Hz. Zekeriyyâ (a.s); isyan ve azgınlığın arttığı, kötülüklerin yayıldığı,
günahların çoğaldığı ve İsrail oğullarını manevi bozulmalar ve çözülmeler ile
maddi sapmaların, azgınlaşan şiddetli dalgalar halinde kapladığı bir devrede
Peygamber olarak gönderilmişti… Zira İsrail oğulları o kadar bozulmuşlardı
ki, Allah’ı ve ahiret gününü unutmuşlardı. Allah’ta, onların başına, zorba ve
zalim hükümdarları ve valileri musallat etti. Bu hükümdarlar ile yöneticiler;
yeryüzünde fesatçslıfc çıkarıyorlar, tüyler ürperten suçlar işliyorlar ve
peygambere karşı hürmet ve dinin kutsallığına karşı ilgisiz davranıyorlardı.
Çünkü onların dini, şeytanın kendilerine fısıldadığı şeylerden ve ibadetleri de
nefislerinin isteklerinden ibaret idi. Salih kimselere, takva sahibi kimselere
ve peygamberlere musallat oluyorlar, hatta hiç çekinmeden onların kanlarını
döküyorlardı. Zalimlik ve zorbalık yönünden bu hükümdarlar ile yöneticilerin
en önde geleni, Hz. Zekeriyyâ’mn oğlu Hz. Yahya’yı; sevgilisini memnun etmek
için öldürülmesini ve başının bir tabak içerisinde kendisine sunulmasını
emreden Filistin valisi “Herodes” idi. (Nitekim bu konuyu, Hz. Yahya
(a.s)’m kıssası bahsinde inşallah anlatacağız)
Hz. Zekeriyyâ (a.s),
bir cok zalim yönetici ve valilerle karşılaştı. Çünkü o sırada İsrail oğullan;
her türlü haksızlık, zorluk, eziyet ve sıkıntı içerisinde idi. Bundan dolayı
İsrail oğullarına gelen biıjçok eziyetten, Hz. Zekeriyyâ (a.s)’da nasibini
alıyordu. Öyle ki sıkıntılar ve musibetler birbirini takip ediyordu.
. Artık Hz. Zekeriyyâ
(a.s)’m; kemikleri zayıflamış, saçma beyazlık düşmüş ve eza ile zorluklara
karşı tahammül edecek gücü kalmamıştı. Buna rağmen İsrail oğullarının, sapıtıp
fitneye düşmesinden korkuyordu. İşte bundan dolayı Hz. Zekeriyyâ (a.s),
Rabbinden; ihtiyarlığında kendine yardım edecek, risaleti tebliğ etmede
kendisine halef olacak ve bu dünya hayatının sıkıntıları içinde kendisini
yalnız bırakmayacak bir evlat vermesini istedi.
Yüce Allah, Hz.
Zekeriyyâ (a.s)’ın çocuk istemesi ile ilgili kıssasını şöyle anlatmaktadır:
“Zekeriyyâ yi da
(an). Hani o, Rabbine; ‘Rabbim! Beni yalnız bırakma. Sen, varislerin en
hayırlısının. (Her şey, sonunda senindir.) Biz, onun da duasını kabul ettik ve
ona, Yahya ‘yi verdik Eşini de, kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli hale
getirdik Onlar (bütün peygamberler), hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve
korkarak bize yalvarırlardı. Onlar, Bize, derin saygı duyarlardı. [6]
Hz. Yahya’nın Doğumu:
Hz. Zekeriyyâ (a.s),
Hz. İsa’nın doğumundan önce İsrail oğullarına ilahi daveti yaymak ve açıklama
üzere Peygamber olarak gönderilmişti… Bilindiği üzere Hz. İsa, İsrail
oğullarına gönderilen peygamberlerinin sonuncusu idi. İşte bundan dolayıdır ki
hem Hz. Zekeriyyâ ve hem de Hz. Yahya, Hz. İsa’yı, doğumundan delikanlı
oluncaya kadar hep koruyup gözettiler, înciller’de geçtiği üzere; Hz. Zekeriyyâ
ve Hz. Yahya’, göklerin krallığının yaklaşmasına yakın bir dönemde Peygamber
olarak gönderilmişlerdir.
Cenab-ı Allah, Hz.
Zekeriyyâ (a.s)’a; risalet görevini vermeden önce ve İsrail oğullarını
sapıklık ile mutsuzluktan kurtarması için onu seçmeden önce, o, mabedin (Beytü’l-Makdis’in)
hizmeti için bir araya gelmiş din adamlarından biri idi. Daha sonra Cenab-ı
Allah, Peygamber olarak seçip onu, İsrail oğullarına Peygamber olarak gönderdi.
Hz. Meryem’in babası
İmrân; İsrail oğullarının önderi, ileri geleni ve en büyük hahamları idi.
İmrân Ölünce, kızı Meryem’in (bütün) sorumluluğunu, Meryem’in teyzesinin
kocası Hz. Zekeriyyâ üstlendi.
* Hz. Zekeriyyâ (a.s),
kendini Allah’a adayan bu iffetli hanımefendiyi korurken onda, Allah’ın
kudretinin akılları hayrete düşüren acayiplikleri görüyordu… Kur’ân-ı Kerîm,
bize, bu olayın bir kısmını şöyle anlatmaktadır:
“Rabbi, Meryem’e,
hüsnü kabul gösterip onu güzel bir bitki olarak yetiştirdi. Zekeriyyâ ‘yi da
onun bakımı ile görevlendirdi. Zekeriyyâ, onun yanına, Mabede (Beytü’l-Makdis
‘teki ibadetgahına) her girişinde orada bir rızık bulur ve: ‘Ey Meryem! Bu,
sana nerden geliyor?’ der. O da: ‘Bu, Allah tarafındandır. Çünkü Allah,
dilediğine sayısız rızık verir’ derdi.[7]
Hz. Zekeriyyâ,
Meryem’in ibadetgahına girdiği zaman o-nun yanında memlekette ya da diğer
insanların yanında bulunmayan yiyecek bulurdu. Allah, Hz. Meryem’e, onun ummadığı
yerden çeşitli ikramlarda bulunurdu. Hz. Zekeriyyâ ise, şaşkınlık içerisinde
– ‘Bu, sana nereden geliyor?’ diye sorduğunda,
Hz. Meryem:
– ‘Allah tarafından geliyor?’ diye cevap
verirdi…
Hz. Zekeriyyâ; yaşı
ilerlemiş, saçma beyaz düşmüş ve ih-tiyarlamıştı. Hanımı ise çocuğu olmayan
kısır bir kadındı… Hz. Zekeriyyâ; Allah’ın, Hz. Meryem’e olan ikramlarını,
akılları şaşkına çevirip hayrete düşüren mucizelerini görünce, Allah’ın
rahmet ve fazlını umarak Rabbinden; kendisinden sonra, peygamberliğe geçecek,
İsrail oğullarına kılavuzluk etmeye varis olacak ve Salih kullarından olacak
bir çocuk vermesini
istedi. Yüce Allah,
Hz. Zekeriyyâ (a.s)*in bu duası ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
“Zekeriyyâ Meryem
‘in yanında (çeşitli yiyecekler görünce,) Rabbine: ‘Rabbim! Bana, tarafından
hayırlı bir nesil bağışla. İnanıyorum ki, Sen, yapılan duayı hakkıyla
işitensin’ diye dua etmişti. [8]
Hz. Zekeriyyâ, Rabbinden bir çocuk
istediğinde 99 yaşında ve hanımı da 98 yaşında idi.
Hz. Zekeriyyâ, Sâdece çocukları sevdiği için
çocuk istemiş değildi. Bilakis Rabbinden; İsrail oğullarını uyarma hususunda
kendisine halef olacak ve kendisinin taşıdığı davet yükünü üzerine alacak içi^
bir çocuk istemişti. Çünkü Hz. Zekeriyyâ, ölümünden sonra İsrail oğullarının
din ile ilgili işlerini, cahil ve fasık liderlerin üstlenmesinden, ve bu
kimselerin, Allah’ın şeriatı ile hükmüne uygun olmayan işler yapmalarından
korkuyordu. İşte bundan dolayı Rabbinden çocuk istedi. Bunun için de Rabbine,
gizli sesi duyan ve temiz kalpli kimsenin dışında hiçbir kimsenin
işitenıeyeceği şekilde gizlice seslenip Rabbinden, takva sahibi Salih bir
çocuk vermesini istedi. Allah’ta, onun bu duasını kabul edip seslenişine cevap
olarak; ihtiyar’olmasına rağmen ona, kısır hanımından “Yahya” adında
zeki bir çocuk verdi.
Halbuki ihtiyarlamış
ve çocuk doğuramayacak yaşta olan bir kadın nasıl çocuk doğurabilir? Fakat bunu
ancak; acayip şeyler yapan, olağanüstü şeyler yaratan ve dua ettiği zaman
ihtiyaç sahibi kimselerin çağrısına cevap veren Allah’ın kudreti yaptırır…
Yüce Allah, Meryem
Sûresinde bu konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
“Kaf, Ha, Ya,
Ayn, Sâd. (Bu,) Rabbinin, Zekeriyyâ kuluna rahmetinin bir yadıdır. Hani o,
gizli bir sesle Rabbine: ‘Rabbim! Benim kendimde kemik yıprandı. Baş, bembeyaz
alev aldı. Ve ben, Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde bedbaht olmadım.
Doğrusu ben, arkamdan, iş başına geçecek olanlardan endişe ediyorum. Hanımım
da, kısırdır. Tarafından bana, bir veli (oğul) ver. Ki o, hem bana ve hem de Ya
‘kûb hanedanına da varis olsun. Rabbim, onu, rızana layık kıl!’ diye seslenmişti.
Allah’ta: ‘Ey Zekeriyyâ! Biz, sana, bir oğul müjdeleriz ki, onun Adı, Yahya
‘dır. Daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık’ buyurdu.
(Zekeriyyâ:) ‘Rabbim!
Hanımım, kısır olduğu ve ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim
nasıl bir oğlum olabilir?’ dedi. (Melekler) dedi ki ‘Öyledir, (fakat bunu,
sana) Rabbin buyurdu: ‘O (işi yapmak) Bana kolaydır. Daha önce, sen hiçbir şey
değilken seni de yaratmıştım’ dedi.[9]
Hz Zekeriyyâ (a.s),
yaşlı ve ihtiyar olmasına rağmen Hz. Meryem’in teyzesi olan hanımı Eşyâ’dan
Salih bir çocuğu oldu.
Hz. Yahya, babasının
gözetiminde iyi bir hayat yaşadı. Daha sonra Hz. Yahya (için) asıl büyük fitne;
yaşlı, ihtiyar ve onurlu babası daha sağ iken dalalet ehlinin arzularına kurban
edilerek kesilmesi idi.
Salih bir Peygamber
olan Hz. Zekeriyyâ (a.s)’m ölümü de, zalim valilerin elinde oldu. O da, ölüm
şerbetini, oğlunun içtiği bardaktan içti. Bazı tarihçilerin kaydettiğine göre;
Hz. Zekeriyyâ (a.s), testereyle biçilerek şehit edilmiştir.[10]Böylece
Rabbine, şehid ve kendisinden razı olunmuş olarak kavuştu.[11]
[1] Al –i İmran 3/37 37 38 En am 6/85 Meryem 19/2,7
Enbiya21/89(ç)
[2] Âl-i İmrân: 3/37-41;Meryem 19/1-15(ç)
[3] Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen
Yayınları: 680.
[4] İbn Asâkir, Tarih, 5/381 (ç)
[5] Üstad en-Neccâr, Kasasu’l-Enbiyâ, s. 268
Muhammed Ali Sâbûnî,
Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 681.
[6] Enbiyâ: 21/89-90
Muhammed Ali Sâbûnî,
Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 681-683.
[7] Âl-i imrân: 3/37
[8] Â1-i imrân: 3/38
[9] Meryem: 19/1-9
[10] Hz. Zekeriyyyâ (a.s)’ın; normal yolla mı öldüğü, yoksa
şehit edilerek mi? Öldürüldügü konusu alimler arasında tartışmalıdır.
Yazarımız, Hz. Zekeriyyâ(a.s)’m, şehid edilerek Öldürüldüğü görüşü kabul
etmektedir, (ç)
[11] Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen
Yayınları: 683-686.